Şam'dan gelen haberler, rejimin 13 gün gibi kısa bir sürede çöktüğünü doğrularken, muhaliflerin hızlı zaferine rağmen Suriye'nin geleceğine dair birçok belirsizlik var.

Esed'in kaçışı ve yeni dönemin siyasi dinamikleri, ülkedeki tüm tarafların ve bölgesel güçlerin dikkatle izlediği bir süreç oluşturuyor. Türkiye Araştırmaları Vakfından Ahmet Arda Şensoy, bu kritik dönemi analiz etti.

Esed'in kaçışı ve rejimin çöküş nedenleri

Esed'in devrilmesi, 2011'de başlayan Arap Baharı'nın Suriye'ye sıçramasından bu yana rejim karşıtı mücadelelerin en önemli başarısı olarak tarihe geçti. Rusya basınında çıkan haberlere göre, Esed ve ailesine Moskova'da sığınma hakkı tanındı. Rejimin hızlı çöküşünün ardında ise ekonomik kriz, siyasi izolasyon ve sosyal huzursuzluk gibi unsurlar yatıyor.

Son yıllarda Esed rejimi, diplomatik çabalarla uluslararası tanınırlığını artırmaya çalışsa da ülkede kökleşen sorunları çözemedi. Bu süreç, Rusya ve İran'ın desteğiyle ayakta duran rejimin bir anda yıkılmasına yol açtı. Şensoy'a göre, Esed'in iktidardan ayrılması, Suriye'nin yeni bir döneme adım atmasını sağlarken, ülkede kalıcı barış ve istikrarın sağlanması uzun bir çaba gerektiriyor.

Yeni dönemde Suriye'nin öncelikleri: Terörle mücadele ve siyasi geçiş süreci

Esed sonrası Suriye'nin en önemli gündem maddesi, ülkede bir geçiş yönetiminin oluşturulması. Başkent Şam'da muhalifler tarafından kurulması beklenen geçiş hükümeti, hem terörle mücadele hem de ulusal birlik konularında kritik bir rol oynayacak. Özellikle PKK/YPG terör örgütüne yönelik operasyonlar, Suriye'nin geleceği açısından belirleyici olacak.

Ahmet Arda Şensoy, Fırat Nehri'nin doğusunda ABD'nin desteğiyle varlık gösteren PKK/YPG'nin, Suriye'nin yeniden birleştirilmesi önündeki en büyük engel olduğunu vurguluyor. Yeni Şam yönetimi için terörle mücadele bir zorunluluk haline gelirken, muhalif grupların bu konuda Türkiye ile birlikte hareket etmesi bekleniyor.

Geçiş hükümetinin kurulması ise karmaşık bir süreç olarak öne çıkıyor. Muhalif gruplar arasındaki siyasi müzakerelerin çok parçalı yapıları, yerel aşiretlerin etkisi ve azınlık gruplarının varlığı nedeniyle zorlu bir süreç olacağı öngörülüyor. Şensoy, bu sürecin Libya örneğinde olduğu gibi yeni çatışmalara yol açmaması gerektiğini, aksine bir sivil geçiş yönetimiyle bu farklılıkların birleştirilmesi gerektiğini belirtiyor.

Suriye’de Kritik Dönemeç: HTŞ, Dera ve Humus’ta İlerliyor; DSG Deyrizor’da Kontrolü Sağladı Suriye’de Kritik Dönemeç: HTŞ, Dera ve Humus’ta İlerliyor; DSG Deyrizor’da Kontrolü Sağladı