Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, TBMM Genel Kurul Salonu'nda düzenlenen Filistin Konulu Olağanüstü Toplantı'ya katıldı. Bu toplantıda, Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas'ın konuşması büyük ilgi gördü ve uzun süre alkışlandı.

46 dakika süren konuşmasında Abbas, Cumhurbaşkanı Erdoğan, milletvekilleri ve davetlilere hitap etti. Konuşmasının başında, Türkiye'nin Filistin'e verdiği destekten duyduğu memnuniyeti dile getiren Abbas, Filistin halkının İsrail işgaline karşı verdiği mücadelenin önemine vurgu yaptı. Özellikle Gazze, Batı Şeria ve Kudüs'te yaşanan soykırım ve katliamlara dikkat çeken Abbas, uluslararası toplumun bu olaylara karşı sessiz kalmasını eleştirdi.

Abbas, Türkiye'nin Filistin davasına verdiği desteğin, Türk halkının ahlaki duruşunu yansıttığını belirterek, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın cesur ve ilkeli tavrını takdir etti. Filistin halkının, Gazze'nin Filistin Devleti'nin ayrılmaz bir parçası olduğunu ve burada başka bir devletin kurulmasına izin verilmeyeceğini vurgulayan Abbas, bu topraklarda ne pahasına olursa olsun işgalcilerin defedileceğini söyledi.

Konuşmasında Filistin'in bağımsızlık mücadelesinin süreceğini belirten Abbas, Kudüs'ün hem Filistinliler hem de Türk halkı için kırmızı çizgi olduğunu ifade etti. Kudüs'ün tarihi ve dini önemini vurgulayan Abbas, bu konuda hiçbir şekilde taviz verilmeyeceğinin altını çizdi.

Barış ve Güvenliğin Sağlanması Filistin'le Başlar ve Filistin'le Son Bulur


Ödeyeceğimiz bedel ne olursa olsun, yapılan komplolar ne kadar büyük olursa olsun, kutsal yerlerin tarihi yapısını değiştirmeye yönelik girişimler, en son iki yıl iki gün önce yaşandığı gibi, kabul edilemez. İşgal hükümeti Mescid-i Aksa'ya girdi; burası bizim camimizdir, oradaki kiliseler de bizimdir. Herkes bilsin ki Gazze Şeridi, Batı Şeria ve Doğu Kudüs, bağımsız Filistin devletini oluşturan ve tek bir meşru hükümetin yönettiği coğrafi bir bütünün parçalarıdır. Bu, uluslararası meşruiyet tarafından tanınmış tek bir meşru hükümetin yönettiği Filistin topraklarıdır. Bu sağlanmazsa, istikrar, huzur ve kalkınma mümkün olamaz. Bu bağlamda, İsrail'in barbarca saldırılarına karşı verdiğimiz mücadele, dünya genelinde adaletsizliğe karşı duran insanları harekete geçirmiştir. İnsanlar artık yüksek sesle İsrail'i ve onun yıkıcı güçlerini kınamaktadır, işledikleri soykırımları da lanetlemektedirler.

Biz, Topraklarımızın Bir Karışını Bile Kaybetmeyi Kabul Etmiyoruz


İsrail, Gazze Şeridi'ni Filistin Kurtuluş Örgütü'nden koparmaya çalışıyor, ancak Kudüs-ü Şerif Filistin'in ebedi başkentidir. Filistin halkı, İsrail'in işgal ettiği Gazze'de bir karış toprakta bile varlık göstermesini kabul edemez. Bugünkü önceliğimiz, İsrail'in saldırganlığını durdurmak ve işgalci güçleri topraklarımızdan uzaklaştırmaktır. 1948 ve 1967'de yaşanan Filistinlilerin topraklarından sürülmesine karşıyız, işgal güçlerinin faaliyetleri durdurulmalıdır. ABD'nin tutumu nedeniyle bugüne kadar alınmış 80 karar var, ancak bunların hiçbiri uygulanamadı. Askeri yöntemler sonuç vermez; Filistin'in meşru haklarına dayanan çözümler barışı getirebilir. İsrail'in kısmi çözümler araması doğru değildir. Gazze, Batı Şeria ve Kudüs bizimdir ve topraklarımızın bir karışını bile parçalayan hiçbir çözüme razı olmayacağız. Bu nedenle, burada duyuruyorum; önümüzde başka bir çözüm yolu kalmadı. Ben, Filistin liderliğindeki kardeşlerimle birlikte Gazze'ye gitme kararı aldım ve bunu gerçekleştireceğim.

Tez Yazdırma Desteği Tez Yazdırma Desteği