Cinayeti gizlemek amacıyla ailesine Açkan’ın “Umreye gittiğini” söyleyen Demirdüzen, üç ay boyunca bu yalanı sürdürdü. Ancak polisin titiz çalışmaları sonucunda gerçek gün yüzüne çıktı.
Tartışma Ölümle Sonuçlandı
Olay, 20 Mart 2024 tarihinde Konya’nın Ereğli ilçesindeki bir çiftlikte yaşandı. Adana’da yaşayan Murat Açkan, yeğeni Z.D’nin eşi Fahri Demirdüzen’i ziyarete gitti. Ancak burada çıkan tartışma, kanlı bir şekilde sona erdi. İddiaya göre, Açkan çiftlikte yürüdüğü sırada sinirli bir şekilde Demirdüzen’e bağırmaya başladı. Şeker hastası olduğu bilinen Açkan, Demirdüzen’e tarladaki otların temizlenmemesi ve sulama borularının ortada durması gibi konular yüzünden sert eleştirilerde bulundu. Bu sırada belindeki tabancayı çıkararak tehditler savurdu.
Çiftlikte yaşanan bu gerilim, boğuşmaya dönüştü ve Demirdüzen, Açkan’ın tabancasını alarak eşinin dayısına ateş açtı. Vurulan Açkan, olay yerinde hayatını kaybetti.
Cinayeti Gizlemek İçin Plan Yaptı
Cinayetin ardından paniğe kapılan Fahri Demirdüzen, korkunç bir plan yaparak cesedi gizlemeye çalıştı. İlk olarak çiftlikte bulunan iş makinesiyle yaklaşık 3 metre derinliğinde bir çukur kazdı. Murat Açkan’ın cesedini naylona sararak ayak, bel ve baş kısımlarından iple bağladı. Bir süre cesedin başında ağlayan Demirdüzen, ardından cesedi çukura atarak üzerini toprakla kapattı ve çiftlikten uzaklaştı.
Demirdüzen, cesedi saklamakla kalmadı; cinayeti örtbas etmek için yakınlarına Açkan’ın Umre’ye gittiğini söyledi. Cinayetten hemen sonra Adana’ya giden Demirdüzen, yanında götürdüğü Murat Açkan’a ait cep telefonunu Seyhan ilçesindeki bir sulama kanalına attı. Telefonu kapatıp sinyalin kesilmesini sağlayan Demirdüzen, daha sonra Konya’ya dönerek günlük yaşamına devam etti.
Ailesine Yalan Söyledi, "Umreye Gitti" Dedi
Cinayeti örtbas etmek amacıyla, 23 Mart’ta eşi Z.D’yi yanına alarak kayınvalidesini ziyarete giden Fahri Demirdüzen, ailesine Murat Açkan’ın Umre’ye gittiğini söyledi. Ramazan ayı boyunca bu yalanı sürdüren Demirdüzen, “Dayım, Umre’ye gitmek istediğini söyledi. Ben de onu Adana’ya bıraktım. Telefonla konuşamayacağını söyledi, eve döndüğünde bayramı burada geçireceğini belirtti” diyerek yakınlarını ikna etmeye çalıştı.
Ancak bu açıklamalar, ilerleyen süreçte şüphe uyandırmaya başladı. Üç ay boyunca Murat Açkan’dan haber alınamaması, yakınlarını endişelendirdi. Üstelik Umre ziyaretinden dönen hacıların memleketlerine dönmeye başlamasıyla Açkan’ın dönüş yapmaması üzerine ailesi, 28 Haziran’da kayıp ihbarında bulundu.
Polis Soruşturması Gerçekleri Ortaya Çıkardı
Ailenin kayıp başvurusunun ardından Adana Cumhuriyet Başsavcılığı’nın koordinesinde, Adana Cinayet Büro Amirliği tarafından özel bir ekip kuruldu. Murat Açkan’ın pasaport kaydı ve yurt dışına çıkış izninin olmadığını tespit eden ekip, Umre iddiasının tamamen yalan olduğunu ortaya çıkardı. Polis, Fahri Demirdüzen’i sorguya aldı ve cinayet itirafıyla karşılaştı.
Demirdüzen ifadesinde, “Cinayeti bu zamana kadar itiraf edemememin sebebi, kendimi öldürmeyi planlamamdı, ancak bunu yapamadım. Çok pişmanım” dedi. Ayrıca, cinayeti işlediği tabanca ve cesedin bulunduğu yeri de polise gösterdi.
Cinayeti Gizleme Girişimi Başarısız Oldu
Polisin titiz çalışmaları sonucu Murat Açkan’ın cesedi çiftlikteki üç metrelik çukurda bulundu. Yapılan incelemelerde, Demirdüzen’in cinayeti gizlemek için yaptığı planların yetersiz kaldığı ortaya çıktı. Cinayetten sonra attığı telefon, kayıtlardan ve sinyal kesintilerinden tespit edildi.
Demirdüzen, Adana’dan Konya’ya getirildi ve ifadesi alındıktan sonra tutuklanarak cezaevine gönderildi. Olayla ilgili soruşturma devam ederken, Fahri Demirdüzen’in “kasten adam öldürme” suçlamasıyla yargılanacağı belirtildi.
Ailede Büyük Yıkım
Murat Açkan’ın ailesi, bu korkunç cinayetin ortaya çıkmasıyla büyük bir şok yaşadı. Aile, hem cinayetin işleniş şekli hem de uzun süre boyunca yalanlarla kandırılmış olmanın derin üzüntüsü içinde. Açkan’ın yakınları, bu vahşi cinayetin sorumlularının en ağır şekilde cezalandırılmasını talep ediyor.
Cinayet ve cinayeti örtbas etmek için yapılan hamleler, kamuoyunda büyük yankı uyandırdı. Türkiye genelinde medyanın ilgisini çeken bu olay, aile içi şiddet ve cinayetlerin önlenmesi konusunda toplumsal bir tartışmaya da yol açtı.